01.10.2025
“NAMUS SÖZÜ; CHP İKTİDAR OLACAK, HER ÇOCUK OKULDA ÜÇ KAP SICAK YEMEK YİYECEK”
“ERDOĞAN’A SESLENİYORUM: TRUMP SENİ SEÇMENİN ELİNDEN KURTARAMAZ”
“FİLİSTİNLİLERE SORMADAN YAPTIKLARI PLANLA, IRAK İŞGALİNE ONAY VEREN TONY BLAIR VE BARIŞ KURULU KURUP BAŞINA TRUMP’I OTURTMAKLA GAZZE’DE SORUN ÇÖZÜLMEZ”
“‘ERDOĞAN’DAN SONRA TİKTOK’ÇU HAKAN MI, YOKSA BİLAL OĞLAN MI GELECEK’ HESAPLARI AKP’Yİ KARIŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR”
“NE TİKTOK’ÇU HAKAN NE BİLAL ERDOĞAN, GELİYOR EKREM BAŞKAN”
“İMZA KAMPANYASINI 2 KASIM’DA TAMAMLAYACAK, DÜNYA SİYASET TARİHİNİN EN BÜYÜK GÜVENSİZLİK OYUNU ERDOĞAN’IN ÖNÜNE KOYACAĞIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Küçükçekmece’de gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün İstanbul’un güzel ilçesi Küçükçekmece’deyiz. Marmara’nın mavisini ayna gibi yansıtan, Balkanlar’dan gelenlere Sefaköy’de kucak açan, Cennet Mahallesi’nde neşeyi, Halkalı’da emeği büyüten, bugün bizleri bağrına basan Küçükçekmece’deyiz. Hepiniz hoş geldiniz, hepinize selam olsun. Biraz önce aşağıda canlı yayında sizleri izlerken öyle detaylar, öyle muhteşem görüntüler var ki… Bugün akşam bu meydanda emekliler var, emekçiler var, gençler var, kadınlar var, sosyal demokratlar var, muhafazakar demokratlar var, milliyetçi demokratlar var, Kürt demokratlar var, sosyalist demokratlar var, sendikalar var, dernekler var. Bugün burada Türkiye var. İyi ki varsınız” dedi. Özel, şunları söyledi:
“İKTİDAR DEĞİŞİMİ ELBETTE KOLAY OLMAYACAKTI”
“Bizlere güzel söz söyleyen çok; destek olan, öven, alkışlayan çok. Ama eğer alkışlanacak birisi varsa 19 Mart darbesinden beri nereye çağrılırsa oraya koşan gelen, iradesine sahip çıkan, partisine, adayına, ülkesine sahip çıkan sen varsın ya sen, eksik olma sen. Alkışlanacak olan sensin, sizsiniz. ‘Küçükçekmece’de bu vakitte, bu soğukta olmaz’ diyenlere, dosta güven veren, olmayana kaygı veren sen var ya sen, helal olsun sana. Hoş geldin, şeref verdin. 1987’de Küçükçekmece ilçe oldu. O günden beri seçimlere giriyoruz çıkıyoruz. Kazanıyoruz, kaybediyoruz. Kazanırsak böbürlenmiyor, hizmet ediyoruz. Kaybedersek kusuru kendimizde arıyoruz. Bu güzel ilçede iki dönemdir; geçen dönem rekor oyla yüzde 51’le, bu dönem partilerle ittifak olmadığı halde her iki kişiden birinin oyunu alarak seçilen sizin komşunuz, evladınız, abiniz, bizim yol arkadaşımız Kemal Çebi için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burada partimizin bayrağını dalgalandıran, bacasını tüttüren, çayını demleyen, baba ocağına sahip çıkan, yeniden güven tazeleyen İlçe Başkanımız Burak Ergin’i ve yönetimini tebrik ediyorum. İstanbul’da baba ocağına sahip çıkan, kayyıma bırakmayan, büyük bir mücadele sonucunda yeniden seçilen İl Başkanımız Özgür Çelik’e, İstanbul örgütüne yürekten teşekkür ediyorum. Kendisini tebrik ediyorum. Bizler bir iktidar değişiminin tam içindeyiz. Elbette kolay olmayacaktı. Elbette böyle bir iktidar, iktidarı güle oynaya bırakmayacaktı. ‘Devir teslim yapalım’ diye bizi bekleyecek halleri yoktu. Ancak büyük haksızlıklar, büyük zulümler, adaletsizliklerle koltuğa tutunmaya çalışanlara karşı ancak böyle bir kararlılık, böyle bir örgütlü mücadele ve her birinizin yüreğindeki azim, kararlılık, cesaret başarabilirdi. Bunun için biz başarıyoruz, biz güçleniyoruz, onlar tir tir titriyorlar. Çünkü ahlaki üstünlük buradadır, psikolojik üstünlük bu meydandadır, çoğunluk enerjisi sizdedir. Hep birlikte seçtiklerimizin arkasındayız, Türkiye’nin geleceği için meydanlardayız, eylemlerdeyiz.”
“KEMAL BAŞKAN 17 KREŞLE MEMLEKETİN GÖNLÜNE GİRDİ”
“Bugün 58’inci buluşmada bize ev sahipliği yapan Küçükçekmece ve Küçükçekmece’de Başkanımız Kemal Çebi. Onun ilçesine neler yaptığını, ilçenin kendisinden ne kadar memnun olduğunu, seçim öncesi ankette de görmüştük, geçen yıl memnuniyet anketinde de. ‘Bu başarı nereden geliyor?’ deyip dönüp bakınca, bir bakıyorsunuz ki ilçede hiç kreş yokken, sıfır kreş varken 17’nci kreşi açtı Kemal Başkan. Hiç ayrım yapmadan, işe ne siyaset ne başka bir şey karıştırarak, sadece ve sadece Küçükçekmece’nin biricik evlatlarına, ailesinin ekonomik şartlarını, ihtiyaç durumunu değerlendirerek açtığı 17 kreşle bu memleketin gönlüne girdi. Kendisini yürekten kutluyorum. Engelsiz Yaşam Merkezi için, 26 yeni park için, Müzik Akademisi ve Tiyatro Okulu için, tam dokuz kütüphaneyi bu ilçeye kazandırdığı için, Emekliler Kafesi dahil 11 sosyal tesis için, dört mahalleye kurduğu taziye evleri, ihtiyaç sahipleri için açtığı dört Halk Market için, beş mahalleye yapılan Aile Sağlığı Merkezleri için, kadınlar için Hünerli Eller Çarşısı için Küçükçekmece ona teşekkür ediyor. Ben de kendisine teşekkür ediyorum.”
“BU MEYDAN RESMEN YOKSUL OLAN 10 BİNLERLE DOLU”
“Kemal Başkan sizi seviyor bu kadar hizmet veriyor. Peki soruyorum; Erdoğan sizi seviyor mu? Niye? Çünkü fakiriz, çünkü Erdoğan fakir sevmez. Bakın bu hafta rakamlar yenilendi. Dün resmi yoksulluk sınırı 91 bin liraya çıktı. Bu meydana soruyorum, kamera bir baksın. Bu meydanda 91 bin liranın altında geliri olanlar el kaldırsın. Bu meydan 91 bin liranın altında maaş alan, resmen yoksul olan 10 binlerle dolu. Peki niçin yoksuluz? Çünkü ülkeyi yönetenler tercihini sizden; emekliden, emekçiden, esnaftan, çiftçiden, gençlerden yana değil, zenginden yana kullanıyor. Para isteyince ‘Yok’ diyorlar. ‘Kaynak yok’ diyorlar. Sadece 19 Mart darbesi için harcadıkları 160 milyar dolara dönün bakın. Emekliye verilen zammın tam 150 katını harcamış 19 Mart darbesine. Asgari ücreti 30 bin lira yapmak için gerekli işveren desteğinin tam 120 katını, çiftçiye ödenen desteğin tam 100 katını maalesef 19 Mart darbesi için 19 Mart’tan sonra bugüne kadar harcamış. Ama 40 Haramiler’e gelince onlar vergi ödemezler. Yandaş şirketlerin vergi borçları silinir. Ama ne zaman sıra vatandaşa gelir, o zaman vergiciler aslan kesilir. Bakın Türkiye’de 100 lira vergi toplanıyor, bunun 66 lirası dolaylı vergiler. Yani bir fabrikatör ile kapıdaki bekçi aynı vergiyi veriyor. Neye? Elektriğe, suya, ekmeğe, doğalgaza, çocuğunun okul masrafına aynı vergiyi veriyor; yüzde 66. Türkiye’deki vergilerin yüzde 23’ü sizlerin maaşlarından kesilen vergidir. Yaptı mı sana yüzde 89. Geriye kalan yüzde 11, sadece kar edenden, kazanan şirketlerden, holdinglerden alınan vergidir. Bir düşünün bir memlekette 100 lira vergi alınacak, bunun 89’unu yoksullar ödeyecek, 11’ini zenginler ödeyecek. Olmaz olsun böyle düzen. Bu düzeni yıkacağız, bu düzeni değiştireceğiz. Adaletli bir vergi sistemi kuracağız. Çok verenden çok, az kazanandan az alacak, hiç kazanmayandan hiç vergi almayacağız. Söz veriyoruz.”
“HEPİNİZİ FAKİRLİKTEN KURTARMAYA SÖZ VERİYORUM”
“Burada Erdoğan’ı istifaya davet ediyorlar, niye? Çünkü dedik ya Erdoğan fakiri sevmiyor. Benim Erdoğan’la bir ortak özelliğim var ama çok şaşıracaksınız. Söyleyeyim mi? Ben de fakir sevmiyorum. Ama Erdoğan fakiri sevmediği için süründürüyor. Ben fakir sevmiyorum, hepinizi fakirlikten kurtarmaya söz veriyorum. Nasıl olacak? Şöyle olacak; adalette bir vergi sistemiyle, insanca bir asgari ücretle, emeklilere insanca maaş vererek, esnafa destek vererek ve doğru desteklemeleri, kredileri vererek, esnafın müşterilerinin, emeklinin, işçinin, vatandaşın durumunu düzelterek, çiftçiyi destekleyerek, birisi gibi ‘Al ananı da git’ diyerek değil, çiftçiyi milletin efendisi yaparak. Size söz veriyorum ki bu memleketin başına, bu sonuncusu gibi çiftçiye ‘Al ananı da git’ diyen değil, birincisi gibi ‘Sen milletin efendisisin’ diyen bir Cumhurbaşkanı gelecek. O Cumhurbaşkanı’nın adını biliyor musunuz? Söyleyin de duyayım; Cumhurbaşkanı İmamoğlu. İşte o da Silivri’deki 12 metrekarelik hücresinden sizi duyuyor. Mehmet Murat Çalık, hasta haliyle ta İzmir’den sizi duyuyor. 12’si İstanbul’da, toplam 18 belediye başkanımız, belediye bürokratlarımız, belediye meclis üyelerimiz, arkadaşlarımız hepsi birden Silivri’den ve diğer cezaevlerinden; Gebze’den, Bolu’da, Afyon’dan, Antalya’dan sizleri duyuyorlar. Şimdi Küçükçekmece’de bu muhteşem meydandan, oraya bir selam yollamanın, bir muhteşem fotoğrafı yollamanın bence zamanıdır. Mehmet Murat Çalık’ın, Maçkalı Mehmet Çalık’ın talebiyle bir başka Maçkalı Volkan Konak’tan hep beraber bir Yiğidim Aslanım söyleyelim. Helal olsun Küçükçekmece’ye, helal olsun o güzel dillerinize, yüreklerinize. Hepinize teşekkür ediyoruz. En güzel günleri sizler getireceksiniz. Buna yürekten inanıyoruz.”
“PARASI OLMAYAN ÖĞRENCİ, TUVALET ÇEŞMESİNDEN SU İÇİYOR”
“Bizi cezaevinden dinleyen yiğitlerimizden biri, Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney. Niye anıyorum adını? Çünkü geçenlerde okullar açıldı. Malum kantin fiyatları çıldırmış durumda. Geçen seneyi hatırladım. İnan’la Beyoğlu’nda arka mahallelerde bir emekli evinde, açtığı emekli evinde kahvaltı ediyoruz. Aradan bir kardeşim elinde çocuğuyla ‘İnan Bey, İnan Bey’ dedi, döndük baktık. Dedi ki ‘Okul suyu için teşekkür ederim.’ İnan böyle başıyla selamı aldı. Ben de sordum. ‘Okul suyu ne İnan?’ dedim. ‘Genel Başkanım’ dedi, ‘Bizim Beyoğlu’nda zengin de çoktur ama fakiri daha çoktur. Okullarda zil çalıyor, çocuklar fırlıyorlar teneffüse. Parası olan kantine gidiyor, alıyor suyu kana kana içiyor. Parası olmayan gidiyor tuvalet çeşmesine ağzını dayıyor. Ben gittim bu okullara ve arıtma sistemli su sebilleri koydum. Beyoğlu’nda şimdi zenginin çocuğu da fakirin çocuğu da tertemiz suyu bedavaya içiyor.’ Bunu görünce Belediyelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gökan Bey’e, ‘Bu projeyi yaygınlaştırın’ dedik. İstanbul’da izin veren tüm okullarda mesela Tuzla’nın tüm okullarında, Türkiye’nin izin veren tüm okullarında Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri sayesinde temiz, bedava okul suyu var artık. Yoksul çocuklara beslenme çantasını Cumhuriyet Halk Partisi belediyeler veriyor. Çünkü kantinde simit 20 lira, doğru mu? Ayran 20 lira, doğru mu? Bir kaşarlı tost 80 lira, doğru mu? 90 diyen var, 100 diyen var. Zil çalacak, çocuk teneffüse çıkacak. Babasının, anasının parası olan çift kaşarlı tostu yiyecek. Benim gariban evladım karşıdan ona bakacak. Buradan size namus sözü, bütün Türkiye’ye namus sözü. CHP iktidar olacak, her çocuk okulda üç kap sıcak yemek yiyecek. Namus sözü. Okullar açılıyor, bir çocuğun okula dönme maliyeti 10 bin lira. Bir çocuğun okula başlama maliyeti 15 bin lira. Size söz veriyoruz, belli bir gelir seviyesinin altında her çocuk okula başlarken 15 bin, her sene okula devam ederken 10 bin lira ağustos ayında ailesinin hesabına yatacak. Söz veriyoruz; Cumhuriyet Halk Partisi madenleri birilerine peşkeş çekmeye, ihaleleri birilerine dağıtmaya, yandaşlarını semirtmeye değil; yoksul çocuklarına sahip çıkmaya, orta direği yeniden ayağa kaldırmaya, yoksulluğu yönetmeye değil yok etmeye geliyor.”
“BU DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ”
“Bu arada Küçükçekmece’deyken unutmadan hem anmamız, hem dayanışma gösterip sahip çıkmamız gereken biri var, bir aile var. Bu iktidar malum, hep söylüyorum, 23 yılın sonunda ne yaptıysa yaptı, her birini ayrı ayrı konuşuyoruz. Ama sonunda yaptığı iş kadına iyi gelmedi. Çocuğa iyi gelmedi. Doğaya iyi gelmedi. Ormanlara iyi gelmedi. Ormandaki canlara, sokaktaki canlara iyi gelmedi. İşte Küçükçekmece’de Ayşe Tokyaz kardeşimiz maalesef öldürüldü. Bedeni bir bavula konularak Eyüpsultan’a götürüldü. Daha sonra anlaşıldı ki bu soruşturmada birileri katile bilgi sızdırıyor. Bu konuda ailenin adaletle ilgili kaygıları var. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak hem hukuki destekte hem de mücadelelerinde Tokyaz ailesinin kadın kollarımızla ve ana kadememizle sonuna kadar arkasındayız, bu davanın takipçisiyiz.”
“KENDİNE, YANDAŞA ÇALIŞTI, ŞİMDİ TRUMP’A ÇALIŞIYOR”
“Değerli Küçükçekmeceliler Erdoğan kendine çalıştı, yetmedi. Zenginlere çalıştı, yetmedi. Yandaşlara çalıştı, yetmedi. Şimdi kime çalışıyor? Trump’a çalışıyor, Trump’a. Milletin ihtiyaçlarını görmeyen, sahip çıkmayan… Ya Tayyip Bey bak işte. Eğer sen meşruiyeti okyanus ötesinde, Amerika’da Trump’ta ararsan Küçükçekmece’de böyle perişan olursun. Bir tane patron var. Patron ne Amerika, ne Trump, ne başkası. Bu ülkede bir patron var, o da milletin, halkın kendisi. Trump’a giderken hediye paketi yaptırmış. Senin, benim paramla 225 tane Boeing alıyor. Fahiş fiyata Amerika’dan sıvılaştırılmış gaz alıyor. Trump istiyor diye Çin mallarına vergi artırıyor, Amerikan mallarında vergiyi sıfırlıyor. Ne oluyor sıfırlayınca? Badem, pirinç, ceviz bunların Türkiye’deki üreticileri perişan oluyor. Amerikan viskisinden vergiyi kaldırıyor, Amerikan otomobilinden vergiyi kaldırıyor. Yani bunlardan alacağı vergiden vazgeçiyor ama senden alacağı verginin bir kuruşundan vazgeçmiyor. Trump’a gelince var, vatandaşa gelince yok. Erdoğan’a buradan, Küçükçekmece’den soruyorum: Gittin, geldin. Trump ne istediyse verdin. Peki Amerika’dan bu vatandaşın işine gelecek neyi aldın? Hiçbir şey almadın. Ne olmuş? Hesapta meşruiyet almış. Güya Amerika’nın Türkiye’deki elçisi olacak adam diyor ki ‘Hiç aklımıza gelmedi. Trump bir dahi. Bu Erdoğan’ın meşruiyeti yok, Trump ona meşruiyet verecek. Karşılığında ne istiyorsa alacak.’ Vallahi tam da dedikleri gibi oldu. Ayrıca Amerika’nın Dışişleri Bakanı, Erdoğan bir televizyonda ‘Gazze Savaşı’nı bitiremedi Trump’ demiş, Amerika’nın Dışişleri Bakanı diyor ki ‘Bunlar kapımızda bekler, beş dakika görüşmek için yalvarırlar. İşte bu hafta Erdogan görüşmeye geliyor’ diyerek Erdoğan’ı aşağılıyor. Maalesef bu ülkede bu ülkenin Cumhurbaşkanına bu laflar söylenince bizim ağrımıza gidiyor da bu adamların şu kadarcık umurlarında olmuyor. Çünkü varsa yoksa iktidara tutunmak, Trump‘a yaranmak. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Trump seni Küçükçekmece’nin elinden kurtaramaz, İstanbul’un elinden kurtaramaz, seçmenin elinden kurtaramaz.”
“GÖZÜMÜZÜ DÖRT AÇIP PLANDA BURALARA BAKIYORUZ”
“Amerika, Gazze planını açıkladı. Biz Filistin’de zulmün, soykırımın bitmesini isteriz. İnsani yardımların gitmesini isteriz. Gazzelilerin Gazze’de kalmasını isteriz. Ancak Amerikalıların yine 100 yıl öncesinde olduğu gibi İngiltere ile oturup Filistinlilere sormadan yaptığı bu planın sonunda, kanın durmasına evet. Ancak rahmetli İzzetbegovic’in dediği gibi, ‘Bu adil bir barış değil. Ama en kötü bir barış da olsa, savaştan iyidir’ diyerek bütün dikkatimizle oraya bakıyoruz. Ancak orada ABD İngiltere’nin, Filistinlilere sormadan yaptıkları planla Irak’ın işgaline onay veren Tony Blair’ı oranın başına oturtmakla, Birleşmiş Milletler’e sadece insani yardım dağıtımı görevi vermekle, oranın başına Barış Kurulu kurup Trump’ı oturtmakla Gazze’de sorunlar çözülmez. Biz dört gözümüzle, gözümüzü dört açarak dönüp buralara bakıyoruz. Ve hükümeti uyarıyoruz. Biz Filistin meselesinde Trump’ın çizdiği sınırların içinde değil; Bülent Ecevit’in Yaser Arafat‘la çizdiği dostluğun peşindeyiz. Biz Filistin’de işine gelince mücahit pozları kesip, Trump’ı görünce susup pısanlardan değiliz. Biz Filistin davasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kararlılığındayız. Şimdi İsrail askerleri Sumud filosunun etrafını kuşatmış. Güya barış olacak, ama barışa giden filoyu kuşatıyorlar. Buradan Filistinli kardeşlerimize ve Sumud filosundaki tüm barış aktivistlerine Küçükçekmece’den en kuvvetli selamlarımızı yolluyoruz. Erdoğan kabullense de biz Filistin’in teslim alınacağı, iki devletli bir çözümün unutulacağı, Filistin’deki güya İsrail işgalini bitirip Trump’ın ilhakının meşrulaşacağı bir oldu bittiye karşı Filistin halkının yanındayız, sonuna kadar onlara sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“AKP İÇİNDEKİ GRUPLAR BİRBİRİNE OPERASYON ÇEKİYOR”
“Bir yandan dünyada bunlar olurken, Hakan Fidan damada, damat Hakan Fidan’a, AKP içindeki tüm gruplar birbirine operasyon çekmeye, Tom Barrack satır arasında ‘Erdoğan artık 71 yaşında’ diyerek Erdoğan sonrasını işaret etmeye, Erdoğan’dan sonrası için TikTok’çu Hakan mı gelecek, yoksa Bilal oğlan mı gelecek hesapları AKP’nin içini karıştırmaya devam ediyor. Ben Türkiye’de iktidar partisinin bir karışıklık, bir kafa karışıklığı yaşamasını, birbirine düşmesini istemem. Bu sorunu çözmelerini isterim. Ne TikTok’çu Hakan ne Bilal Erdoğan. Geliyor Ekrem Başkan, geliyor Ekrem Başkan. Bu arada Küçükçekmece’den Türkiye’nin bütün insanlarına, seçmenlerine bir şey hatırlatayım. Biz kimsenin yaşını konu edip de bunun üzerinden siyaset yapmıyoruz. Amerikan elçisi hatırlatıyor. Parti içinde konuşuluyor. Ancak biz bu işlere bakmıyoruz. Ayıplı bir şey olur değil mi? Bakın Erdoğan, bugün 71 yaşı kendisini hatırlatılan Erdoğan, kendi hocası Erbakan‘a ne demiş? ‘Yaş 70, iş bitmiş’ demiş. Bakın AK Gençler, AK Parti’nin gençlik kolları. Erdoğan’ın yaşına laf edene ‘Ayıp ediyor’ diyorsunuz ya. Erdoğan kendi hocasına ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyordu. Ya da kendinden önceki Başbakana, rahmetli Ecevit‘e ‘Ölünce mi bırakacaksın be adam. Sandalye ile geziyorsun, hastane raporları ile geziyorsun. Bırak artık, düş bu milletin yakasından’ diyordu. AK Partililere, MHP’lilere, bilhassa gençlerine hatırlatıyorum. Bu Erdoğan 70 yaşını geçenlere, ‘Sende iş bitmiş, ölünce mi bırakacaksın?’ diyen bir adamdır. Kimin peşinden gittiğinizi görün artık. Nasıl bir kötülüğün peşinden gittiğinizi.”
“BU ÜLKEYE HALKIN İKTİDARI GELECEK”
“Bugün 19 Mart darbesinin 195’nci günü. Gelecek hafta 200’üncü günde bir büyük eylemde birlikte buluşacağız. Önceden Trump’tan darbenin icazetini alanlar, şimdi kendi koltuklarını Trump sayesinde ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ve bir gerçekle karşı karşıyayız. Bugün Ekrem İmamoğlu niçin hapistedir? Ekrem İmamoğlu‘nun bir suçu var mı? Ben sizinle aynı düşünmüyorum. Bir suçu var. Onun suçu çok ağır. Onun suçu, dört kez üst üste Tayyip Erdoğan’ı yenmektir. Onun için hapistedir. Onun suçu, bu suçu bir kere daha işlemekte kararlı olmasıdır. Onun için tutukludur. Ama karşımızda Ekrem Başkan’ı, Cumhuriyet Halk Partisi’ni yenmek yerine, bu konuda kendine güvenmek yerine, kumpas kuran bir anlayış var. Mart’ta Ekrem Başkan’a saldıranlar, geçen hafta Mansur Başkanımızı hedef almaya kalktılar. Erdoğan’a şunu söylüyorum: 195 gün önce bana ‘Bir aya kadar sokağa çıkacak hali kalmayacak, birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin gözünün içine bakamayacaklar’ diyordun. 195 gün sonra Küçükçekmece’nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan da Mansur Başkan da tertemizdir. Onlar seni yenecek. Bu ülkeye halkın iktidarı gelecek. Biz kazanacağız, sen yenileceksin. Halk kazanacak millet kazanacak. Artık bir devir kapanacak, bir devir açılacak. Artık bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.”
“BİZİ YENEMEDİKLERİ İÇİN YENİ BİR KOL KURDULAR: YARGI KOLLARI”
“Bizi yenemediği için yani kadın kollarına güvenemediği için, gençlik kollarına güvenemediği için yeni bir kol kurdu. Şimdi yargı kolları var. Yargı kollarının başkanlığına Akın Gürlek‘i getirdi. Yargı eliyle seçim kazanmaya çalışıyorlar. Ama bu millet biliyor ki bunların bugüne kadar attıkları iftiralar milletin göğsünden ters tepmiş, gönlüne girmemiştir. Gönüllerde olan İstanbul’un seçilmiş başkanlarıdır. Tayyip Bey her dört kişiden bir kişiyi ikna edebilmişken, üç kişi arkadaşlarımızın masumiyetine yürekten inanmaktadır. Buradan, Küçükçekmece’den bir kez daha açıkça Erdoğan’a sesleniyoruz: ‘Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Cesaretin varsa hodri meydan.’”
“SON 3,8 MİLYON İMZA İÇİN SEFERBERLİK İLAN EDİYORUZ”
“Son bir ayına girdiğimiz süreçte, buradan bir çağrımı tekrarlamak, sizlere bir teşekkür etmek, bir müjde vermek, bir de son bir ayda bir görev vermek istiyorum. Biliyorsunuz bu darbe süreci başladığında Cumhuriyet Halk Partisi olarak biraz önce söylediğimiz ‘Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum’ diye Erdoğan’ın seçimin 2,5’inci yılına, görev süresinin tam ortasına sandık talep ederek, erken seçim talep ederek bir imza kampanyası başlatmıştık. Muhteşem bir iş çıkardınız. Bütün Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne yürekten teşekkür ediyorum. Bugüne kadar tam 24 milyon imza toplanmış durumda. Hedefimize ulaşmak için 3 milyon 834 bin imzaya ihtiyaç var. Bunun için öncelikle gençlerden gelen yoğun taleple benimimzam.net diye bir internet sayfası düzenledik. İnternet sayfası açıldı, hazırlandı. Gelip imza atmaya çekinenleri ya da vakti olmayanları, kimliği görünmesin isteyenleri benimimzam.net’e yönlendirebilirsiniz. Şimdiden biz seçim istiyoruz ya erken seçim. Bizim adayımız da hazır, örgütümüz de hazır. 183 bin sandıkta sandık görevlilerini hazır ettik. Bu arkadaşlarımız seçim ne gün olursa olsun görev yapacakları sandıkta şimdiden görevlendirildiler. Ellerinde Sandığım diye bir uygulama var. Sandıklarında oy kullanacak herkesi tek tek evlerinde ziyaret ediyorlar, ilk görev olarak imza vermeyenlerden, verememiş olanlardan imza istiyorlar. Bu imzaları ilçe başkanlıklarına getiriyorlar. Son bir ayda hem sandık görevlileri, hem bütün üyelerimiz, hem tüm gönüllüleri şu son kalan 3,8 milyon imza için… Elbette ilk günler kadar kolay değil. İlk günlerde yoldan geçen kimse imza vermemişti, herkesten alıyorduk. Şimdi vermeyeni bulmak, ikna etmek, anlatmak ve imzayı almak için hepinize 2 Kasım tarihine kadar son bir seferberlik ilan ediyoruz. Hazır mısınız? Örgüt, kapı kapı son imzaları toplayacak. Benimimzam.net’ten dijital imzalar toplanacak. En sonunda 2 Kasım tarihinde kampanyayı tamamlayacağız. Dünya siyaset tarihinin en büyük güvensizlik oyunu Erdoğan’ın tam karşısına koyacağız, ‘Haydi bakalım’ diyeceğiz. Bu yeni göreve hazır mıyız? Örgütümüzle birlikte, adayımız içeride olsa da seçime kadar var gücümüzle çalışmaya hazır mısınız? Hep birlikte yürüyecek miyiz?”
“KİMSEYİ EZMEYEN, EZDİRMEYEN BİR DÜZENİ TESİS EDECEĞİZ”
“Biz gençlerin mutlu, umutlu, sağlıklı olmasını istiyoruz. Hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar bir farkla geriden başlamasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir emeklinin yıllarca verdiği emek, döktüğü alın teri, göz nurundan sonra hayatının rahat etmesi gerektiği dönemde yokluk ve yoksulluk çekmesine izin vermeyeceğiz. Dünyanın en değerli şeyi alın terinin karşılığını tüm emekçilerimize sonuna kadar vereceğiz. İnfaz koruma memurundan polise, jandarmadan bekçiye, bu ülkede görev yapan tüm kamu görevlilerine sahip çıkacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında kimse yokluk, yoksulluk çekmeyecek. Temel vatandaşlık geliri ile herkesin belli bir seviyede maaş almasını, iş bulamıyorsa hiç olmazsa o temel seviyede temel vatandaşlık geliri almasını sağlayacağız. Bu yol, bu yürüyüş çok onurlu. İnsanlık onurunu gören, sayan, sahip çıkan, kimseyi ezmeyen, kimseyi ezdirmeyen, kimsenin hakkını yemeyen, kimseye yedirmeyen, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e, ‘kimsesizlerin kimsesi’ olan Cumhuriyet’e yakışır bir düzeni hep birlikte tesis edeceğiz. Var mısınız? Birlikte yürüyecek miyiz? Seçime kadar yorulmadan yürümeye var mısınız? Haydi o zaman hep beraber yürüyelim arkadaşlar.”